Yasak Elma’nın başarılı oyuncusu Eda Ece toplumsal medyada “Atatürk’ü din düşmanı gösteren herkes, eksik ve yanlış biliyor. Makûs niyetle hakaret yazanlar ise cahillik yapıyor. Din, hoş ahlak demektir. Dindar insan kötülük yapmaz. Ben de inançlıyım hem de sonuna kadar. Lakin din ismi altında insanları kandırmanın karşısındayım” dedi.
Sosyal medyada paylaşımlarına olumsuz bildiriler alan Eda Ece en sonunda ise patladı. “Ben siyasetten hiç hoşlanmam hiç de ilgimi çekmezdi” diyen Eda Ece kelamlarına şöyle devam etti:
“Spor da sevmem mesela bir tek tenisi sevdim. Ben yalnızca sanat severim. Fotoğraflara, ressamlara, heykeltraşlara bayılırım. Tiyatro oyunlarına, dizilere, sinemaları, müzikalleri izlediğimde memnun olurum. Lakin ben güzel okullarda okudum. Şişli Terakki Lisesi mezunuyum, Bilgi Üniversitesi’nde psikoloji okudum. Sanat tarihi dersleri aldım Mimar Sinan hocalarından İstanbul Çağdaş Müzesi’nin kurslarında, sanat galerisinde çalıştım sonra ise girdiğim bir auditionla oyunculuğa seçildim.
Hayatım boyunca imtihanlara çalıştım, hâlâ hayalimde imtihana geç kalırım mesela bir kabus olarak, annem babam daima ders aldırdı, matematik hocası masraf fizik hocası odaya girerdi. Gitmediğim dershane, kurs kalmadı. Tarih, coğrafya, din kültürü ve ahlak bilgisi hepsinin dersini aldım. Şu anda 32 yaşındayım. yetişkinim, çalışıyorum, kazanıyorum kazandığımın yüzde 40’ını vergi olarak gururla veriyorum üstüne etrafım şahittir ki kazandığımın birçoklarını yardıma muhtaçlığı olan herkese dağıtıyorum. Bu ülkeye fayda sağlamaya çalışıyorum zira ülkeme borçlu hissediyorum.
BEN TAŞ DEĞİLİM, İNSANIM
Hayvan hakları, çocuk hakları, bayan hakları benim için çok kıymetli. Bunlar için uğraşan insanlara beni çağırdıkları her yerde takviye vermeye çalışıyorum. Bir bayana, bir çocuğa şiddet istismar bu bahislere yüreğim dayanmıyor. Diğer bir derdim yok.,
Hastane, yurt ziyaretlerimizde bana sarılıp ağlayan, annemin en sevdiği dizi Yasak Elma’ydı annem öldü abla diye boynuma atlayan 9 yaşındaki çocuğu görüp, 2 çocuğunu eşini toprağa vermiş bayanla konuşup etkilenmemem, ağlamamam mümkün değildi. Ben taş değilim, beşerim.
O yüzden bana ne derseniz diyebilirsiniz. Ben her şeyini kendi kazanmış İTÜ mezunu mühendis bir babanın ve çağdaş Atatürk’ü seven benim görüntümü ağlayarak izleyen, Kuran-ı Kerim’i Arapça okumayı bilen duaları daima tutan, inci küpeye bayılan bir annenin kızıyım.”
